16 Ocak 2010 Cumartesi

"Ronnie mendebur herifin teki!"

Snooker'ın yeni patronu Barry Hearn'ün bu spor için planladıklarından birçok kez bahsettik. Hearn'ün kafasında kurguladığı şeyler zamanla bir bir gerçekleşecek gibi görünüyor- en azından bizler öyle umuyoruz. Bana kalırsa, bunun en önemli referans noktalarından biri dün akşamki Selby-Allen çeyrek finaliydi. Decider'a giden, özellikle son 3 frame'i nefes kesen bu maçtaki hava Hearn'ü çok memnun etmiş olmalı. Evet Wembley seyircisi her zaman ateşlidir, evet iki oyuncu da bu oyunu eğlenerek oynamaya çalışan, pozitif oyunculardır ama yine de bu maçta farklı bir hava vardı. Belki de bu farkı yaratan, tek başına, maçın hakemi Michaela Tabb'in de aktif halleriydi. Bu sporu ilk kez seyreden bir arkadaşım, tam da Michaela Tabb'in yönettiği bir maç esnasında, "Bu kızlar ne kadar alıyordur yaa?" diye sormuştu; o arkadaşım dünkü maçı izlediyse orada duranın bir hakem olduğunu anlamıştır bence artık. Geçirdiği acılı günlerin hemen ertesinde çok pozitif, çok sıcak bir görüntü çizdi Tabb. Ve bu üçlünün sıcak diyalogları, patlamaya zaten hazır Wembley seyircisini iyice mest etti; bugüne dek Allen'a mesafeli durmuş Masters seyircisi bir anlamda onu da bağrına bastı.
Hearn'e dönersek; oyunun formatındaki yenilik arayışları bir yana, yapabileceği öncelikli müdaheleleri bir bir yapıyor Hearn. Oyuncularını artık birer yıldız havasında çıkarıyor izleyicinin karşısına, oyuncular çıkarken çalan şarkılar onların zevkleri, karakterleri hakkında bizlere ipuçları veriyor. Örneğin; Selby'nin Kasabian tutkusunu bilmeyen birçok kişi bu tunuvadan sonra Selby'yi belki sadece snooker başarıları için sevmeyi bırakıp hayatını da merak etmeye başlayacak. Hearn'ün ikinci acil müdahelesi ise elbette 'oyunculardan daha çok gülmelerini, tepkilerini daha çok belli etmelerini' istemek. Dünkü maçı, Tabb-Allen-Selby üçlüsünü bu noktadan değerlendirebiliriz. Snooker öylesine 'kontrollü' bir spor ki, maç içinde yumruk şov yapıp sonrasında maçı kaybeden bir oyuncu (Bakınız; Neil Robertson!) yıllarca bu imajla anılıyor. Oysa ki sporun, rekabetin doğasında olan bir şey değil mi bu... Mahalle maçlarında gol atınca bile sağ elimizi yumruk yapmaz mıydık? Rakibi küçültmedikçe ve elbette bu sporun tarihine saygısızlık etmedikçe bir sakıncası olmamalı bu tip hareketlerin...

Snooker'ın imajını değiştirmeye kararlı olan Hearn'ün, Ronnie'yi kapsayan ilginç yorumlarına bir göz atalım: "Bütün oyunculardan, bir maç kazandıklarında daha mutlu gözükmelerini istedim. Biraz eğlence istediğimi söyledim. Ronnie O'Sullivan, bu konuda en kötülerden biri. O, mendebur herifin teki! Ondan snooker'ın 'flag-bearer'ı (bayraktar) olmasını istedim ve bana, 'Flag-bearer de ne?' diye sordu. Açıklamak için orduyu örnek verip, bayrak taşıyıcısının ordunun en önünde yer aldığını ve diğer askerlerin de onu takip ettiklerini söylediğimde biraz ilgili göründü. Sonra onunla konuştum ve kafamdaki şeyleri özetledim ama pek de oralı değilmiş gibi görünüyor; sanırım onunla bir kez daha konuşmam gerekiyor."Ronnie'yi '12 yaşından beri tanıdığını ve onu eğitebileceklerini' söyleyen Hearn, sözlerine şöyle devam ediyor: "Snooker için 12 tane bayraktarım olsun isterdim ama an itibariyle yalnızca O var. Oyuncuların seyircilerle daha fazla iletişim kurmasını istiyorum. Hepsi çok suratsız görünüyor. Ama aslında hiç de sıkıcı değiller ve anlatacak hikayeleri var."

Hearn'ün etkilerinden bahsetmek için çok erken ama şimdilerde snooker kulislerinde yeni bir snooker takvimi üzerinde çalışıldığı ve Almanya'da düzenlenecek yeni bir sıralama turnuvasının takvime dahil edileceği konuşuluyor. Halihazırdaki turnuvalar hakkında fikirlerini belirten Hearn, "Para harcamak umrumda değil; eğer işin sonunda kara geçebileceksek başta bir miktar kaybetmenin bir sakıncası yok. Malta'da bir sıralama turnuvası taraftarı değiliz artık, çünkü orada bir potansiyel olduğuna inanmıyoruz. Galler Açık bile daha iyi olmak zorunda. Bir sene içinde 200 bin Pound zarar ettik Galler'de" diyor. Bilindiği gibi Galler Açık, tütün üreticilerinin yasaklandığı 2003'ten beri sponsorsuz organize ediliyor. Hearn, 2010 Galler Açık'ın başlamasına az bir süre kala Masters'tan sonra Galler'e de bir sponsor bulmayı umuyor...

14 yorum:

Adsız dedi ki...

mendebur herifin tekiymiş haha eğer o'sullivan olmassa snooker ın izleneceğini düşünüyor mu acaba bu Hearn ?

Emre Yürüktümen on 16 Ocak 2010 14:46 dedi ki...

"Snooker için 12 tane bayraktarım olsun isterdim ama an itibariyle yalnızca O var" demiş, daha ne desin:) Sadece potansiyelini daha pozitif görünmesini istiyor...

Unknown on 16 Ocak 2010 16:16 dedi ki...

Bu sporun dogasi ciddiyet gerektiriyor ama su an itibariyle bir cok oyunucu fazla kasiyor. Zaten kasiyorlar da ne oluyor sonunda yine asagi yukari ayni adamlar kazanip duruyor maclari. dunku macta oldugu gibi oyuncularin birbirlerine takilabilmeleri gerek ama her oyuncu da ayni karakterde olmuyo iste. Mark Selby'nin sevilme sebeplerinden biri de isini ciddi yaptigi ve basarili oldugu halde gerektiginde hakeme ve rakibe takilabilmesi.

Meltem on 16 Ocak 2010 22:07 dedi ki...

Egemen kesinlikle tüm söylediklerine katılıyorum.

Adsız dedi ki...

Roonie yavşak evet, ama halk onu seviyor. Hepimiz onu seviyoruz. Çünkü yakışıklı ve muazzam yetenekli. Keşke Türkiyeye de gelseler.
(İzmir'de bir masa bile yokken hayal ama)

Adsız dedi ki...

ya Ronnie 'me yavşak falan demeyin çook karizmatik ve süper bir oyuncu onu çoook seviyorum bence de kesinlikle türkiyeye gelmeliler

Emre Yürüktümen on 21 Ocak 2010 13:37 dedi ki...

:)

Ronnie'ciler dökülmeye başladı yavaş yavaş; kimliklerini gizli tutsalar da:)

Ağzınızdan bal damlıyor; umarız ki birgün buralara da yolları düşer de bizler de dünya gözüyle bu büyük yetenekleri izleyebiliriz...

Adsız dedi ki...

(berk).normalde bilardo ya ilk başladığım zaman,sol elle denemeler yapmazdım tabi bu durum ronnie yi izlemeden önceydi.

Emre Yürüktümen on 22 Ocak 2010 00:29 dedi ki...

Sol elini de kullanman senin için harika. Bense solu bırak, sağ elimi bile düzgün kullanamıyorum ne yazık ki! 2 kırmızı 2 renkli sokunca bayram ilan ediyorum!

:)

Adsız dedi ki...

benimde en yuksek breakim 21 :((((
haftada 1.5 saat oynayabilen biri olarak gayet iyi.turkiyede snooker oyamak ciddi maddi imkan istiyor pool masa ücretleriden 1.5 kat pahalı imkanim olsa 78787 saat oynarım.Ben Ankarada yaşıyorum ve İstanbulda ki masa ücretlerini merak ediyorum emre abi.(berk)

Emre Yürüktümen on 22 Ocak 2010 00:50 dedi ki...

21 gayet iyi bence, o kadar da küçümseme. Haftada 1,5 saat de içinde bulunduğumuz şartlar açısından kötü değil. Önemli olan düzenli oynamak...

Ben Beşiktaş'taki Tiyatro Cafe'ye gidiyorum daha çok. Orda saati -yanlış hatırlamıyorsam- 13,5 lira. Yanlış hatırlıyor da olabilirim ama...

Adsız dedi ki...

roket hızında cevap verdiğin için çok teşekkur.Champs bilardo cafede saati 14 lira.Ankaraya ugrarsan 1 frame oyanamak isterim Emre abi :D(berk)

Emre Yürüktümen on 22 Ocak 2010 01:02 dedi ki...

Yolum düşerse, söz veriyorum haber vericem o zaman Berk'çim; davetin için çok teşekkürler:)

Cansın dedi ki...

"ya Ronnie 'me yavşak falan demeyin çook karizmatik ve süper bir oyuncu onu çoook seviyorum bence de kesinlikle türkiyeye gelmeliler" bunu söyleyen benim sadece siteyi yeni keşfetmiştim ve nereye adımı yazıcağımı bilmiyodum :D

ILoveSnooker

Yorum Gönder

 
Snooker Türkiye Copyright © 2009 Blogger Template Designed by Bie Blogger Template